Ana içeriğe atla

Translate

hey!




2013 valizini topladı yola çıkmaya hazır, şimdiyse yeni bir konuğumuz geliyor, Sevgili 2014...
Umarım 2014'de  bizler 'insan olmak ne demek?' diye biraz durup düşünürüz. Ve umarım salt random bir hayat yerine etrafı güzelleştirir, faydalı olmaya çalışırız. Tabi bu işe önce kendimize çeki düzen vererek başlamakta yarar var... Herşeyin en güzeli, en tatlısı sizinle olsun. Yeni yılınız sağlık dolu ve çok mutlu olsun..

Sevgiler,
xoxo..

Rumeysa.





Bu blogdaki popüler yayınlar

Turan'ın Kızı ve İsimsiz Bir Prens'in Bilmece Gibi Aşkı; "Turandot" bölümü yayında!!

Merhaba millet! Operadaki Lamba Cini podcast'in yeni bölümü yayında! Umut, Kan ve Turandot...  Turandot neydi? Kimdi? Bilmecelerini kim bilecekti? Umut mu kazanacaktı... Yoksa prenses mi?   Sahi kimdi o isimsiz prens?   Turandot'un içinize işleyecek soğuğuna karşı, ismi olmayan bir yabancının umuduyla ısınmaya hazır mısınız? Bu bölümde Rumy, sizi de yanına alıp epey uzaklara, Çin'e gidiyor. Yol üstü Turandot'un öyküsünün tohumlarının atıldığı Pers coğrafyasına uğruyor, oradan asırlara, asırları aşıp kıtalara, kitap ciltlerine, tiyatro sahnelerine, opera sahnelerine, Puccini'nin son operası ve ölümsüz eseri olan Turandot'a dokunuyor...  Yeni bölüme  buradan ,  şuradan  ya da Apple podcast'lerden ulaşabilirsiniz! Sevgiler,  Rumeysa Xx

Kamp Hazırlıkları vs.

Nasılsınız?  Şuan mükemmel mandarince bir ballad çalıyor kulağımda ve çikolatamı büyük bir iştahla hüpletiyorum! Bir uğramak istedim.. Planlar yapıyorum kafamda.  Çadırımın içinde uzanıp çadırımın üzerine acaba şıp diye damlayan bir yağmur olur mu diye hafiften panik olup heyecanlanmayı özledim. Kamp planları yapmaya bayılıyorum, kamp hayalleri kurmaya da bayılıyorum. Siz de benim gibi sayfalarca not alıp yine de bazı şeyleri unutuyor musunuz?  Sevgiler, Rumeysa-  

Kız başına kamp olur mu?

Merhaba muggle'lar ve daima muggle kalanlar... :)  Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki her şey bir ekrana sığmış durumda. Her şey like'lardan repostlardan retweetlerden ibaretmiş gibi görünüyor. Sahiden öyle mi? Bence hayır, inanıyorum ki sizce de hayır.  Bilgisayarların, tabletlerin, telefonların, akıllı saatlerin, banka hesaplarının, tüm o havasız plazaların, masabaşlarının, kriptolarla dolup taşan soğuk cüzdanların, pandemiyle birlikte daha da zenginleşen multizenginlerin, ekonomisizlikle eriyip tükenen orta sınıfın ve herkesin ötesinde çekilen sıkıntıların, enflasyonun, stagflasyonun, kredilerin, ihtiyaç bile olmadığı halde alınması gerekiyormuş gibi manipüle edildiğimiz tüm o saçma şeylerin, artan emtia ve bilumum şey fiyatlarının, temel ihtiyaç olduğu halde ucuzunu bulmak için iki saat aradığımız gereksinimlerimizin, yaşamımızın ortasında kara delik gibi öylece duran samimiyetsiz mecburiyetlerin, bize dayatılan düzenin ve düzensizliğin...; kısaca bize zevk veren anların, peşind