Ana içeriğe atla

Translate

Mükemmel mi?



Mükemmel şeylere sahip olmak için önce neyin mükemmel olduğuna karar vermek lazım.  Asla mükemmel arayışına girmeyin. O kendiliğinden gelir sizi bulur. Etrafımda binlerce insanın koşturup durduğunu görüyorum. Kimi iyi niyetle, kimi çılgınca sebeplerle eğlence peşinde kimi de yaşadığı gezegene ihanet etmek için var gücüyle kötü adam'lık oynamakta. Herşeyi kenara bırakıp nefes almak gerek. Bazen mükemmel anlar bizi çevrelediği halde bir türlü göremeyiz. Geçen kıştan beri tek bir post bile yazmadığımı fark ettim. Bu süreçte neler oldu neler bitti anlatmak güç. Sadece posttan da anlaşılacağı üzere mükemmelliğin anlamına varıyorum yavaş yavaş. Siz ne kadar çaba sarf ederseniz edin, ne denli dilerseniz dileyin herşey olacağına varıyor. O bulutlar illa gökyüzünde dönüyor,  o oksijen illa ciğerlere doluyor, o kuşlar illa bir yerlerde ötüyor , o tatlı çocuklar hala gülüyor.  Kısa ve öz haliyle hayat bu işte. Bir su ne kadar laminer akarsa o kadar durağanlaşır. Bir hava ne kadar laminer geçerse o kadar sıradanlaşır. Türbülans mutlaka gerekli. Türbülans olmasa hareket olmaz, enerji olmaz, anlam olmaz. Bizim minik, gereksiz, önemsiz ve sıradan hayatlarımız ne kadar değişirse değişsin okyanus hep turkuaz, bal aynı şekilde tatlı , çocuk seslerinin enerjisi hep yüksek. Kendimizi ne kadar önemli görürsek görelim bizden önemlileri var, onlardan da önemlileri var. Dünya'dan da önemlisi var. Tıpkı cennet gibi. Hayatınızı basitteki mükemmelliği görmeye adarsanız mutlu olursunuz. Bir Türk kahvesi üzerindeki köpükler mükemmeldir mesela. Şükredin, sevin, yaşayın. 







xoxo
ru x
















Bu blogdaki popüler yayınlar

“Kozmik Bebeğim Bob Dylan...” yayında!

Merhaba muggle aleminin sevgili sakinleri... Operadaki Lamba Cini Podcast için yeni bir bölüm yayınladım! Bir ozan, şair, ressam, baba, dede, radyo dj’i, pek çok şiir kitabının, otobiyografinin, sayısız şarkının yazarı,bestecisi... Oscar ve Nobel ödüllü söz yazarı, harika bir müzisyen... Rumy için ise kozmik bebeği, paralel evrendeki kocası, kuzu kafalısı, biricik Bob Dylan’ı... Bu bölümde geçtiğimiz Mayıs’ta 83. yaşına giren ama Rumy için yaşı hep 24 olan üstadın, Bob Dylan’ın geçmiş doğum gününü ve yaşamını kutluyoruz... Ayrıca “birazcık” Dylan fantezisi yapıyoruz...   İyi ki doğdun Bob Dylan... 🎊

“Geç Kalmak İçin Henüz Erken... | Kaybedilmiş Potansiyel, Ukdeler, Pişmanlıklar ve İkigaiye Ulaşmak” Yayında!

Merhaba... Siz de bir keşmekeşin, içe oturan hırçın bir saçmalık ağının içinde misiniz?  Bu ara sıra hepimize olur... Vazgeçtiklerimiz, arkamızda bıraktıklarımız, ukdeler, pişmanlıklar ve kaybedilmiş potansiyel hortlak gibi peşimizdedir. Ne zaman soluklanıp ne kadar ileri gittiğimize bakmak için bir durup arkaya baksak, o malum kaybedilmiş potansiyel ve ukdeler hep oradadır. Tıpkı huzursuz bir hortlak gibi.  İşte bu yüzden Operadaki Lamba Cini Podcast’de geçen hafta bunu konuştum... Yeni bölümü hemen dinleyebilirsiniz... Operadaki Lamba Cini Podcast’e 🍎’dan ya da Spotify’dan ulaşabilirsiniz...  Sevgiyle Kalın, olur mu?  Xoxo, Rumeysa

"Almanya" Bölümü Yayında!

  Almanya yolcusu kalmasın! Beş Dakikaya Oradayım!  Podcast'in yeni bölümü hemen burada:  #3 - Almanya   Almanya deyince aklımıza kim bilir neler geliyor? Muhteşem doğası, bira, bundesliga, Weimar belki...  Bu bölümde antik çağlardan, cermen kabilelere, Sezar'dan, Commentarii de bello Gallico'ya, gotlara, gotlardan anglosaksonlara, anglosaksonlardan, Kutsal Cermen İmparatorluğuna, Dede Korkut Hikayelerinden, Weimar Almanyası'na, Nazilere, Colonia Dignidad'a... Nelerden nelerden ve daha nelerden bahsettik.  Almanya'nın refah-çöküş, yeniden diriliş kaos, katliam bilim, sanat-gelişmişlik, ilkellik-ırkçılık, faşizm-özgürlük ve karmaşa dolu... Kaotik ve açıkçası bir o kadar destansı olan tarihini konuştuk.  Beş Dakikaya Oradayım!  Apple Podcast'lerde, Spotify'da Anchor'da sizinle... Sevgiler.... Rumy-