Ana içeriğe atla

Translate

Deliliğin dağlarında gezen bir kız, "Lucia Di Lammermoor."



Merhaba muggle'lar, ev cinleri, tek boynuzlu atlar! Merhaba mugglelar ve daima muggle kalanlar... Ah size de merhaba ruh emiciler ve ölüm yiyenler! Bu postu okurken bir yandan da  podcast yayınını Apple Podcast'lerden, Spotify'danAnchor'dan hemen şuan dinleyebilirsiniz!  

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir :) Geçen hafta opera'yla ilgili bir yazı dizisine başlama kararı alınca hız kesmeden devam etmek istedim! Yayyy! Ve en en ennnn sevdiğim operayla konumuza devam etmek istiyorum. Lucia Di Lammermoor'la. Kısaca söz etmek gerekirse Gaetano Donizetti'nin üç perdelik trajik operası, Sir Walter Scott'un Lammermoor Gelini isimli kitabından uyarlandı, İtalyanca librettosunu Salvatore Cammarano yazdı, galası da 1835'de Napoli'de yapıldı. 1835!!! Nerdeyse 200 yıl önce...  Zaman ne hızlı değil mi? 

Zaman öyle hızlı ki, ben şuan burada oturmuş bunları yazarken bu Dünya'dan Janet Dalrymple isimli bir kızın geçip gittiğini neredeyse kimse hatırlamaz. Evet Janet Dalrymple, Sir Walter Scott'ın Waverly Serisi'nden biri olan Lammermoor Gelini kitabına konu olan kız, Lucia Di Lammermoor'un kendisi. Sevdiği adam olan Sir Archibald'a kavuşamayıp 24 Ağustos 1669 günü bundan 353 yıl önce zorla Sir Dunbar diye bir adamla evlendirilen, aklını yitirip düğün günü kocasını bıçaklayan ve iki hafta sonra hayata gözlerini yuman kız, Janet Dalrymple. O olmasaydı Lammermoor Gelini olmazdı, o olmasaydı bu opera da olmazdı. Keşke Janet'ın aşkı mutlu sonla bitseydi ama bitemedi... 

***************************************


Peki Lucia Di Lammermoor nasıl bir opera? 

Kısaca söz etmem gerekirse, birbine delicesine aşık olan iki genç Lucia ve Edgardo'nun trajik öyküsü.

Ashton ve Ravenswood aileleri birbirine düşmandır, Ashton'lar Ravenswood'ları yerlerinden etmiştir ve Ravenswood kalesi'ni zapt etmişlerdir, Ashton'lar yükseliştedir ve Ravenswood'ların kalan son ferdi olan Sir Edgar yani Edgardo Ravenswood deniz kıyısındaki bir kulede hak ettiği hayatın çok gerisinde bir yaşam sürmektedir, Lucia ile Edgardo'nun yolları kesiştikçe aralarında güçlü bir sevgi bağı kurulur. Ashton'lar güçlü olsalar da Lucia'nın ağabeyi Enrico, ailelerinin gelecekteki varlığını daim ettirmenin yolunu arar, kız kardeşini İskoçya'nın asil ailelerinden birinden gelen Arturo ile yani Sir Arthur Bucklaw ile evlendirmek ister. Böylece herhangi bir siyasi, sosyo-ekonomik ya da dini tehlikeye karşı Ashton'lar daima ayakta kalacaklardır.

İşte Lucia Di Lammermoor'un öyküsü gerçek hayat gibidir, kendi aralarında aşk yemini edip kavuşamayan sevgililer, birbirine düşman iki aile olan Ashton' lar ve Ravenswood'lar, kardeşini istemediği bir adamla evlendirmeye çalışan kötü yürekli bir ağabey, güç ve para hırsı, bunalım, istenmeyen bir evlilik ve aklını yitiren bir gelin. Tanıdık bir hikaye değil mi? Tıpkı eski Türk filmlerindeki gibi bir melodram ya da klasik kitaplardaki gibi bir trajedi. Peki ama Lucia Di Lammermoor'u bu kadar eşsiz yapan ne?  Bana kalırsa bizzat kendisi, Lucia Di Lammermoor.


*

İlk perdede aşkın filizlerini görüp çiçeklerini suluyoruz, Lucia'nın ve Edgardo'nun aşkını, bağlılığını, sözlerini ve sevgilerinin güzelliğini... Aynı zamanda Lucia'nın kötü kalpli ağabeyi Lord Enrico Ashton'ın hırslarına, nefret ve tutkunu olduğu şeylere şahit oluyoruz. Ve bana kalırsa daha ilk perdeden fark ediyoruz ki Lucia'nın ruh sağlığı bize bazı sinyaller veriyor. Zira Ravenswood'lardan bir erkek tarafından öldürülen bir kızın hayaletini görmesi pek de hayra alamet değil. Lucia kızın hayaletini gördüğünü hizmetkarları Alisa ile paylaşır ama Alisa "Edgardo ile olan aşkından vazgeçmelisin." deyince Lucia buna üzülür ancak imdadına Edgardo yetişir, Edgardo Fransa'ya gitmek zorundadır ama Lucia'yı derinden sevmektedir ve bazı şeyleri yoluna koymak ister, Enrico'yla barışmayı diler ama Lucia ağabeyinin tepkisinden korktuğu için bunun imkansız olduğunu düşünür. Ama aşkları öyle kuvvetlidir ki birbirlerine evlilik yemini ederler ve yüzüklerini değiştirirler, Edgardo kalbinde Lucia'nın aşkıyla sevdiğini arkasında bırakarak İskoçya'dan ayrılır. 

Tüm bunlar olurken elbette biz birbirinden güzel aryaları dinleriz,


**

İkinci perdede ne yazık ki işler çığrığından çıkacaktır;

Lucia'nın ailesi onun Arturo ile evlenmesini beklemektedir, düğün hazırlıkları bile başlamıştır ama Enrico kız kardeşi Lucia'nın bu evliliğe karşı geleceğini bilmektedir, hemen karşı hamleler yapmaya karar verir ve Lucia'ya Edgardo'nun ağzından yazılmış bir mektup ulaştırır, (bazen Enrico kafasındaki tilkileri başka yönde kullansa ne iyi bir adam olurdu diye düşünüyorum.) Mektupta Edgardo'nun artık Lucia'yı sevmediği ve hayatında başkası olduğu yazmaktadır, E haliyle Lucia'nın kalbi tuzla buz olmuştur. Enrico derhal kız kardeşini yemininden döndürmek ister bu yüzden Lucia'yı papazları Raimondo'yla konuşturur, papazın onu yemininden vazgeçirip Arturo ile yapacakları evliliğe ikna etmelerini ister. 

İkinci sahnede düğün günü gelmiş çatmıştır, Arturo salona geldiğinde Lucia'nın kendi içinde neler yaşadığını anlamaya çalışır çünkü Lucia büyük bir üzüntü içindedir, Arturo Lucia'nın davranışlarına anlam vermeye çalışırken Enrico kız kardeşinin davranışlarına kılıf uydurmaya çalışır ve Lucia'nın annelerinin yasını tutmaya devam ettiğini söyler. Arturo evlilik kontratına imza atar, Lucia'da imzalar ama "Ölüm fermanımı imzaladım..." der. Lucia öylesine derin bir ızdırap içindedir ki bedeni de ruhu da darmadağın haldedir, imzaları takiben daha düğün bitmeden Edgardo salona gelir, Lucia'nın yıpranmış ruhu ona tutunmak ister, Edgardo Lucia'nın evlendiğini görünce sinirden köpürür, kendini sırtından bıçaklanmış gibi hissetmektedir ve derin bir üzüntü duyar. Ailenin papazı Raimondo, Lucia'nın evlilik kontratını göstererek Edgardo'dan olay çıkarmamasını ister ama Edgardo perişandır, Lucia'ya yüzüğünü fırlatır, sevdiği kadına lanet okur ancak Lucia'nın ızdırabı Edgardo'dan bile fazladır. Edgardo Ravenswood kalesinden çıkarılır. 

İkinci perdede de şahane aryalar duyarız özellikle düğün sahnesi sonundaki sextet muhteşemdir.


***

Ah o üçüncü perde, gözyaşlarımı tutmam imkansız oluyor.

Tam bir ruh emici olan Enrico, Edgardo'yu düelloya davet eder 

Enrico sanki Lucia  Arturo ile seve seve evlenmiş gibi Edgardo'ya nispet yapar, Lucia'nın o anda Arturo ile gelin yatağında olduğunu ve durumundan hoşnut olduğunu söyler, Edgardo yaşadığı derin üzüntü ve hayal kırıklığıyla düello teklifini kabul eder. Daha sonra Ravenswood mezarlığında düello yapacaklardır.

Enrico kafasında düello planları yapadursun, Lucia cephesinde bambaşka şeyler olmaktadır. Lucia aklını tamamen yitirir...

Düğün salonunda insanlar eğlenirken papaz Raimondo içeri girer ve yaşanan trajediyi iletir. Lucia aklını kaçırmıştır ve damadı öldürür.

Arturo Lucia'ya zorla sahip olmak mı istedi yoksa Lucia'nın kalbi daha fazla dayanamadığı için mi oldu bilinmez, Lucia Arturo'yu gelin yatağında öldürmüştür...

Lucia sahneye girer, tamamen kayıp bir ruh hali içinde kendi alemindedir. Yitirilmiş aklının kırıntılarından geriye sadece Edgardo kalmıştır. Edgardo. Çok sevdiği, uğruna kendinden geçtiği, aklını yitirdiği kalbinin sahibi Edgardo... Deliliğin dağlarında ruhunu özgürce koşturan Lucia, o an bence dünyanın en güzel aryası olan Il Dolce Suono'yu söylemeye başlar, Il Dolce Suono, O tatlı ses...  Lucia Di Lammermoor'un mad scene'i yani ortalama yirmi dakika süren delirme sahnesi bu aryayla başlar, Lucia o anlarda sanki bambaşka bir dünyada gibidir, Edgardo'nun hayaliyle birliktedir, kendi kendine Edgardo'yla konuşur, tekrar onunla olduğunu ve evleneceklerini düşünmektedir, Edgardo ile tekrar beraber olmanın verdiği öfori, aşk ve sevgiyle coşar. Kalabalık onun bu halini görünce çok üzülür ve Lucia'ya karşı derin bir merhamet duyar. 

Ravenswood Kalesi'ne geri dönen Enrico kız kardeşinin cinayet işlediğini görünce sinirlenip öfkeden köpürür, Lucia'ya küfürler tehditler savurur. Ancak Lucia'nın cinnet getirdiğini anlayınca kız kardeşine mermahet gösterir (hayret!!!!!!!)  ve üzülür. Fakat Enrico kız kardeşini bu hale getirdiği için Edgardo'ya daha bir kızgındır şimdi...


Düello vakti geldiğinde Edgardo kendini Enrico'nun kılıcı üzerine atıp yaşamına son vermeyi planlamaktadır, yaşadığı ızdıraptan kurtulmasının tek yolu budur, Lucia'nın ölüm yatağında olduğunu öğrenince kahrolur. Düello başlayacağı sırada papaz Raimondo gelir ve Lucia'nın öldüğü haberini verir. Edgardo mahvolur, kendi bıçağını kendisine saplar ve muhteşem bir aryaya başlar, Edgardo ölmektedir ancak Lucia'yla birlikte olacağını bilmek ona son anlarında mutluluk vermektedir. 

...

Evet... Lucia Di Lammermoor'un hikayesi böyle...Umarım siz de Lucia Di Lammermoor'un herhangi bir prodüksiyonunu izleyip bu operaya benim kadar bağlanırsınız :P :)

Zorlamalar, kalp kırıklıkları, belki de yanlış anlaşılmalar... İster Norveç, ister Nevşehir, ister Malibu, ister Mogadişu... Dünya'nın neresinde olursa olsun aranje evlilikler her yerde. Bize çok ütopik gelebilir ama asla değil, insan heryerde, aşk ve kalp kırıklıkları heryerde. Ama dilerim ki kalp kırıklıkları, zorlama evlilikler, delilikler ve ölümler hiçbir yerde olmasın, evet Lucia bu hikayenin kurbanı ama dilerim ki günümüzdeki Lucia'lar zorla giydirilen o gelinlikleri üstlerinden atıp "Hayır" deme gücünü kendilerinde bulurlar. Dilerim ki Edgardo'lar kendilerinde o gücü bulup Lucia'larının karşılarına çıkıp onları o saçmalıktan çekip kurtarabilirler, dilerim ki Arturo'lar evlenecekleri kadının kalbini gerçekten kazanıp kazanmadıklarını anlamadan o imzayı atmazlar. Ve en çok dilediğim şey şu ki umarım Allah Enrico gibilere akıl verir :)

Vay canına, bu postu yazarken öyle çok oturdum ki iki büyük kahve içtim :)  Sanırım artık susup sizi bu güzel operanın istediğiniz prodüksiyonuyla baş başa bırakmalıyım. 


Il dolce suono... Yani o tatlı ses, der Lucia... "Onun o tatlı sesi yüreğime dokundu..."

"Edgardo, tekrar birlikteyiz, Edgardo, ah benim Edgardo'm. Yeniden birlikteyiz, düşmanlarından kaçtım.." 

*Üstad Donizetti, Lucia'da özellikle cam armonika kullanmak istemiş, cam armonika zamanında insanları delirttiği gerekçesiyle yasaklanmış bir enstrümandır malum, Eh insanlar zamanında insanların özellikle kadınların cadı olduğunu da düşünüyorlardı. İnsanoğlu vaktinde neler düşündü, hepsi gerçek olsaydı... :))

Donizetti cam armonikanın Lucia'nın aryalarında nasıl bir etki yaratacağını bilmiş olacak ki cam armonikayı Lucia Di Lammermoor'un bir parçası yapmış. Cam armonika hakkında ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama ben seviyorum, anjelik, büyülü ve şairane olduğunu düşünüyorum. Lucia'nın ruh haline de mükemmel bir etki kattığına inanıyorum. Bazı prodüksiyonlarda flüt kullanılıyor ama cam armonika olanlar bambaşka :)

Ne çok konuştummm! Artık susup sizi bu eserle ve dilediğiniz versiyonuyla başbaşa bırakıyorum!

Kocaman sevgilerimle! 

Rumeysa xx


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Sevgililer Bumerang Mıdır? | İlişki Gurusu Rumy Konuşuyor; Ayrılığın ve Eski Sevgilinin Üstesinden Nasıl Gelinir? Nasıl Unutulur? Arkadaş Kalmalı Mı? Kısaca... Bir Ex'in Ardından Ne Yapmalı?

  Merhabalar... Haziran'ınız nasıl gidiyor? İyi misiniz?  Operadaki Lamba Cini Podcast 'in yeni bölümü yayında. Bu bölümde aşk, ayrılık ve eski sevgililik müessesesini masaya yatırdık. Bir yandan bolca güldük... :)  Yeni bölüme  şuracıktan ,  Spotify 'dan ve Apple Podcast'lerden ulaşabilirsiniz.  Sevgiler... Rumy-

Turan'ın Kızı ve İsimsiz Bir Prens'in Bilmece Gibi Aşkı; "Turandot" bölümü yayında!!

Merhaba millet! Operadaki Lamba Cini podcast'in yeni bölümü yayında! Umut, Kan ve Turandot...  Turandot neydi? Kimdi? Bilmecelerini kim bilecekti? Umut mu kazanacaktı... Yoksa prenses mi?   Sahi kimdi o isimsiz prens?   Turandot'un içinize işleyecek soğuğuna karşı, ismi olmayan bir yabancının umuduyla ısınmaya hazır mısınız? Bu bölümde Rumy, sizi de yanına alıp epey uzaklara, Çin'e gidiyor. Yol üstü Turandot'un öyküsünün tohumlarının atıldığı Pers coğrafyasına uğruyor, oradan asırlara, asırları aşıp kıtalara, kitap ciltlerine, tiyatro sahnelerine, opera sahnelerine, Puccini'nin son operası ve ölümsüz eseri olan Turandot'a dokunuyor...  Yeni bölüme  buradan ,  şuradan  ya da Apple podcast'lerden ulaşabilirsiniz! Sevgiler,  Rumeysa Xx

Korecanlar için özel bölüm! "Mouse" Kdraması Üzerine | Daha İyisi Gelene Dek En İyisi "Mouse" Mu? + Choi Ran + Lee Seung Gi ve Lee Hee Joon" Bölümü Yayında! :)

Merhaba benim tatlı muggle dostlarım... Geçmiş 19 Mayıs'ımız ve Dünya Arı Günü'müz kutlu olsun! Ama şimdi bizim için bir Fare'yi konuşma zamanı... Nasılsınız? Biliyorum biliyorum iyi olmaya çalışıyoruz. Ben de öyle. Daha önce Operadaki Lamba Cini'nde bol bol Seul havası aldık ama Operadaki Lamba Cini Podcast'te daha önce hiç Kore dizilerini konuşmadık... Kendimi tuttum resmen! Taaa ki bugüne kadar! Sanatla özel bir bağ kuran ben "Ayy illa dizinin yayın tarihinin ilk ya da son gününün yıl dönümünde bu bölümü yapayım." diye düşündüm. O yüzden Mouse'um hakkında bölüm yapmayı erteledikçe erteledim. Mouse benim için çok özel. Bir başyapıt... İki yıl önce bugün son bölümü yayınlanan bu başyapıtı izleyin, izlettirin... Lafı uzatmayayım....  Sojularınızı, ramyonlarınızı, kapanlarınızı hazırlayın ve beni dinleyin!  "Mouse" Kdraması Üzerine | Daha İyisi Gelene Dek En İyisi "Mouse" Mu? + Choi Ran + Lee Seung Gi ve Lee Hee Joon 'a tıklayıp