Neden aşık oluruz?
Bu soruyu sorduk mu kendimize? Belki de sormadık. Birbirinden yakışıklı adamlar ve göz kamaştırıcı kadınlar, hepsi karadelik gibidir. Uzaktan bakmaya dayanamaz yakınlaşırsınız olay ufkuna girdiğinizdeyse sizi içlerine hapsederler. Kaçamazsınız. İş işten geçmiştir. Bunun adı çekim yasası. Güzelliğin çekim gücü bizi kükürt ve demir tozu gibi birleştirir. Bu güzel kadınlar ve yakışıklı adamları gördüğümüzde adeta Stendhal sendromuna kapılıp gideriz.
Peki neden? Neden hep güzel arayışındayız? Standartların altında, altın oranla alakası olmayan yüzü Picasso tabloları gibi olan birine neden aşık olmayız?
Cevap ?? Cevabı ben bulamadım. Belki de tek sebep ruhlar aleminde yaşamamamız, kabuklarımız olan bedenlerimizle dış dünyada var olmamız ve fani oluşumuzla genlerimize işlenmiş olan sevimli acizliğimiz. Evet belki de sebep bu.
Peki sonra ne olur? Huyunu suyunu bilmeden salt yakışıklı ve güzel oldukları için tapındığımız insancıklar birden bire yok olur gider. Araya Azrail faktörü girer ve ''Boommmm'' bir bakarsın nefis güzellik ya da göz kamaştırıcı yakışıklılık işe yaramamış ölmüşsün. Tıpkı bebek yüzlü tatlı James Dean'in 24 yaşında ölmesi gibi... İşte bizim hayatlarımız insanlık tarihinde bu denli kısa bu denli değersiz ve böylesine küçük bir parçadan ibaret. İbrahimi dinler doğrultusunda yakışıklılığın anlamı olan, hatunların O'nu gördüğünde gözlerini alamadıkları kendilerini doğradıkları, güzelliğin ötesindeki Hz.Yusuf bile bu dünyadan göçtü.. O yüzden lütfen bu kadar abartmayalım güzeliz-yakışıklıyız evet şimdilik hepsi bu :P :D Tek sahipliğimiz olan bedenlerimize kibir pompalamayalım derim bennn... Ve son olarak milyon dolarlık bebekler ya da erkekler, nefis güzellikler de kusursuz değildir. Fenotipe değilde göğüs kafesi içindeki kalbe yoğunlaşmalı, ne de olsa güzele bir günde doyarsın ama gönlü güzele asla! Di mi?
Sevgiler
Rumeysa.
xoxo