Merhaba muggle'lar ve daima muggle kalanlar... :)
Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki her şey bir ekrana sığmış durumda. Her şey like'lardan repostlardan retweetlerden ibaretmiş gibi görünüyor. Sahiden öyle mi? Bence hayır, inanıyorum ki sizce de hayır. Bilgisayarların, tabletlerin, telefonların, akıllı saatlerin, banka hesaplarının, tüm o havasız plazaların, masabaşlarının, kriptolarla dolup taşan soğuk cüzdanların, pandemiyle birlikte daha da zenginleşen multizenginlerin, ekonomisizlikle eriyip tükenen orta sınıfın ve herkesin ötesinde çekilen sıkıntıların, enflasyonun, stagflasyonun, kredilerin, ihtiyaç bile olmadığı halde alınması gerekiyormuş gibi manipüle edildiğimiz tüm o saçma şeylerin, artan emtia ve bilumum şey fiyatlarının, temel ihtiyaç olduğu halde ucuzunu bulmak için iki saat aradığımız gereksinimlerimizin, yaşamımızın ortasında kara delik gibi öylece duran samimiyetsiz mecburiyetlerin, bize dayatılan düzenin ve düzensizliğin...; kısaca bize zevk veren anların, peşinden koştuğumuz hayallerin, hayatımızı zorlaştıran düzen görünümlü düzensizliğin ya da saçmalıktan ibaret olan her şeyin ötesinde bir alem var. Bizim uğraş verdiğimiz şeyler hakkında hiç bir fikri olmayan, kendi aleminde akıp giden tertemiz capcanlı bir dünya var. Henüz idrak edememişler için keşfedilmeyi bekleyen, nefes alan, oksijen üreten, içinde ve etrafında çeşit çeşit habitat barındıran ve yaşam sürülen güzel bir dünya; "DOĞA"
Evet... Başlıktan da anlaşılacağı üzere bu postun konusu kız başına kamp, peki kız başına kamp olur mu?
Benim cevabım "Eeeveeeeet!"
Operadaki Lamba Cini Podcast'in yeni bölümünde doğadan, doğanın tadına varmaktan konuşuyoruz. Başlıkta kız başına kamp olur mu? yazdığına bakmayın mevzu tek başına kamp :)
Yeni bölüme Apple Podcast'lerden, Spotify'dan ya da Anchor'dan ulaşabilirsiniz :)
Sevgiler,
Rumeysa x
Yorumlar